30 Mayıs 2012 Çarşamba

You are globally mine

Hükümetin sosyal haklara ve çalışma sürelerinin düzenlenmesine dair saldırılarından biri olarak tarihe geçecek olan havacılık personeline grev yasağı getiren düzenlemenin ardından THY'de dün yapılan 1 günlük iş yavaşlatma eylemi cezasız bırakılmadı. Gelen haberlere göre THY, eyleme katılanların işine son vermeye başladı bile.

Hatırlanırsa TBMM İçişleri Komisyonu, cadde, sokaklarda araç park edilmesi ve korsan taksiciliğe ilişkin düzenlemeler içeren bir yasa teklifi üstüne çalışırken AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk marifetiyle, yasa teklifinin içine sessiz sedasız hava işkolunda grev yasağı maddesi iliştirildi ve ilgili yasada “Banka ve noterlik hizmetleri” şeklinde yer alan grev yasağı bulunan işkollarına “havacılık hizmetleri” de eklendi. Muhalefet milletvekilleri, bu uygulamanın dünyada bir örneğinin daha olmadığını söyleyince  AKP’liler: “Böylece dünyada bir ilki gerçekleştirmiş oluyoruz!..” dediler.

Şimdi eksisözlük'te yer alan bir yazıya ve bir THY çalışanın THY içerinde yaşananlara dair ilk ağızdan anlattıklarına bir bakalım:


"Yaklaşık 1 yıldır THY'de çalışan biri olarak şunları söylemek isterim:

Bu yapılanın ismi ister grev olsun, ister iş yavaşlatma, isterse legal yoldan insanlar sağlık raporu alarak evde istirahati seçmiş olsun, thy gibi yıllardır şişirilmiş imajlarla insanların gıpta ettiği bir yerde gelinen durum korkunçtur.

Yükselen isyanlar türkiye'deki çiftçi, memur, doktor, şu bu ile tamamen aynı paralelde, diktatör düzenin lokal göstergesidir.

İşin içinde olmayanlar kabin memurlarını "sade 'chicken or beef?' diyerek, ayda 4000 tl kazanıp da grev yapan şımarıklar" diye nitelendirebilir (işin içine girene kadar hepimiz benzer şeyler düşündük tamam ama inanın bu gerçekdışı).

Paşa torunu olmayan ve her sektörün kendine has zorlukları olduğunu bilenler için bu hala iyi bir maaştır evet ama bir yerde emeğiniz sömürülüyorsa, size her an değersiz olduğunuz hissettiriliyorsa (kabin memurları kışın bile yazlık babetle çalışırlar ve şirket bu sorunu ihale sebepleriyle yıllardır görmezden gelir), özel hayatınıza, birey oluşunuza saygı yoksa, isterse zibilyon liranız olsun, hakkınızı savunmak gerekmez mi?

Ben de bu işe sırf maddi sebeplerle girdiğimi hatırlıyorum. sigorta pirimleri asgariden yatırılan ya da hiç yatırılmayan/hafta sonu tatilleri lüks sayılan ultra esnek mesaili iletişim/medya sektöründen kaçıp, ideallerimden falan bir süre vazgeçerek o meşhur 4000 tl için bu acayip işe girdiğim günü net hatırlıyorum. hem kafamdaki hedeflere ulaşıp işi bırakmaya da birkaç ayım kalmıştı ki o günü görmek nasip olmadan bugünleri yaşıyorum.

Diyeceğim, durumun bu hale geleceği son zamanlardan belliydi. bu mesele böyle olmasaydı uçaklardan biri düşecek, kabin memurlarından biri 1 sn içinde yorgunluktan ölecek, daha pek çok senaryo olabilecekti. ama o zaman suçlu işveren değil, kabin işçisi ya da teknik elemanlar olurdu (ya da hayır takdir-i ilahi olurdu diyelim).
(bkz: http://yorgunucmakistemiyoruz.biz/)

Mesela ben şu "minimum ekip" sisteminden sonra, hayatımda ilk defa yorgunluktan duşta uyuyakaldığıma, iki dk suyu kapatayım da gözlerimi dinlendireyim dediğime şahit oldum.

Şirkette son zamanda oluşturulan ekip sayısının minimumun da altına çekildiği günden beri herkeste başta tansiyon olmak üzere pek çok problem başgösterdi. günde 14 saat mesai, 8 saat dinlenme gibi rakamlar, uçaklarda yediğimiz basınç/radyasyon/mobbing vs için yeterli gelmez oldu.
sağlık raporu alanları "verimsizsin" diyerek tek tek işten çıkaran işveren karşısında insanlar artık delirdi. kimisi stresle mücadele etmek için dört kolla özel hayatına sarıldı, kimisi hiçbir şeyi kaldıramadı da kafayı yedi.
gripliyken asla uçmaması gereken arkadaşlarımın yanıbaşımda kulak zarları delindi ve bazılarında işitme problemleri kaldı, onlar da işten çıktı/ çıkarıldı...
şiddetli açık hava türbülansıyla elmacık kemikleri parçalananlar mı, bu olasılığı yok sayıp aldığımız parada gözü olanlara muntazaman açıklama yapmak zorunda kalmak mı, ulan sanki itfaiye erisiniz demekten usanmayanlar mı.. off öyle öfkeliyim ki...
her iş kolu çok zor ben de bunu iyi biliyorum, kime sorsan nelerden bahseder doğru ama bu çarpıklık herkes herkesin ağzına yüzüne sıçsın anlamına mı gelmeli. en azından alın teriyle çalışanlar arasında ayrımcılık olacağına empati olsun istemek kötü mü.

Ah işte. nasıl cahil, nasıl kötü bir yerde yaşıyorum ki böyle bir başlıkta böyle sözler ediyorum "aldığım parayı fazlasıyla hak ediyordum, canım çıkarak çalışıyordum, o bile yetmedi, kazandığım haklarım, en başta da grev hakkım bir günde gözüme sokula sokula elimden alınıyor. siz şimdi gidip o zalimlerden yana olabiliyorsunuz, yapmayın etmeyin" derken bile kötü oluyorum.

"Havacılık sektörüne grev yasağı gelsin" diyerek meclise inen yasa tasarısı, bir şekilde bu işe hayatını adamış kişiler için sonun fermanı olacak.
emekler, hayaller kaba saba konuşan avam adamlar tarafından yakılıp yıkılacak.
ben olanlar karşısında çok üzüntülüyüm. arkadaşlarım bugün tek tek işten çıkarıldığı için, hala bir takım insanların, klasik medyanın tam manasıyla desteğini alamadığımıza inandığım için çok mutsuzum.
bu ortamdan kaçıp kurtulacağım bir b planım olduğu için tanrıya şükrederken, her zaman herkese kaçacak yer, çalışacak sektör bırakmayanlara sonsuz kere ah ediyorum.

Gözleri önyargıyla kör olmuş arkadaşlara ise thy çalışanlarının onurlu tekel işçilerini anımsatan birlik ve beraberliğine, işlerini kaybetme pahasına verdikleri mücadeleye, kenetlenişe bakıp biraz feyz alın, biraz düşünün, biraz anlamaya çalışın demek istiyorum."



http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=28758699

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hayatın Mekaniği