
- Yağmacı bir topluluk olması...
- Mesleklerde uzmanlaşmaya geçilmiş olması yani bazı mesleklerin değerli, bazılarının ise değersiz (hatta aşağılayıcı) olması gereklidir.
Yağmacı evrede düzgün olan, özellikle yağmacı evreyi takip eden çalışkanlığın yarı-barışçıl gelişme evresinin başlarında aylak hayat, parasal gücün en nihai kanıtıdır, ancak aylak beyefendinin belli bir refah içinde yaşayabilmesi şartıyla. Bu evrede servet en önce kölelerden oluşur; servet güç, en başta kişisel hizmetlerde görünür hale gelir. Böylece emekten bariz bir kaçınma, üstün parasal başarının geleneksel işareti ve saygınlığın göstergesi haline gelir; buna karşıt olarak üretici emeğin uygulanması yoksulluğun ve tabi olmanın işaretidir.
Emek daha erken bir kültürel safhadan miras eski gelenekler tarafından uygunsuz sayılmamış olsa dahi fakirliğin bir kanıtı olması dolayısıyla kaçınılmaz bir şekilde onursuzluk sayılacaktı. Yağmacı kültürün kadim geleneğinde üretici emek muktedir yaratılmış insanoğlun yakışmaz sayılıp skınılır.
Teoride aylak sınıf yağmacı kültürün başlangıcınan beri var olsa da, kurumun, yağmacı kültürden bir sonraki parasal safhaya geçerken yeni ve daha tamamlanmış bir anlam kazandığını belirtmek gerekir. Bu dönemden itibaren teoride olduğu kadar gerçekte de bir “aylak sınıf” doğmuştur. Tam anlamda bir “aylak sınıf” kurumunun tarihi bu noktada belirlenir.
Emekten kaçnma sadece şerefli ve takdire değer bir hareket sayılmakla kalmayıp aynı zamanda terbiyenin de gereği haline gelmiştir. Mülkü, servetin biriktirilmesinin ilk dönemlerinde saygınlığın temeli olarak görme ısarrı çk naif ve küstahçadı. Emekten kaçınma servetin geleneksel kanıtıdır... Bu arada üretici emek aynı anda ve benzer bir süreçte çif anlamlı bir ifadeyle özünde değersizlik kazanır.
İnce görgü kurallarına uzun süredir alışkın olan hassas ve duyarlı kişilerde emeğinden utanç öyle güçlüdür ki ciddi bir durumda kendini sakınmak için bile emek harcamaktan kaçınabilirler. Mesela söylendiğine göre Polinezyalı kabile reisleri töreye uygun davranma stresi altında yemeklerini kndi ağızlarına götürmektense açlıktan ölmeyi tercih ederlermiş. Fransa krallarıdan birisi için anlatılan hikayeye göre de, görevi hazretin sandalyesini çekmek olan hizmetçinin yokluğunda kral, şöminenin karşısında şikayet etmeden oturmuş ve kraliyet temsilcisi iyileşemeyecek kadar yanmıştır."
Torstein Veblen, Aylak Sınıfın Teorisi, Babil yay.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder