18 Mart 2011 Cuma

ÇALIŞmak lanettir!

İnternet sansür politikalarının mağduru blogspot tünellere, proxylere sıkışmış durumda ancak uzun süredir yeni yazı yayımlayamadığımız "azçalış" bu karartma günlerinde de olsa yeni bir yazıyı gündeme almak niyetinde. üç aylık bir geçmişi olan Radikal Politika Dergisi Qijikareş'in son sayısında çıkan bu yazı çalışma kültü üstüne dair söylenenlere yeni bir soluk getiriyor, buyrunuz:

"...Örtülü bir emir formu olan ÇALIŞ!, ailede, sözde en masum haliyle, ders ÇALIŞ!tır. Ders (müderris-öğretmen, medrese-okul, tedrisat) ifadesi biinci iyilikle şekillendirirken, ÇALIŞ! Emir formu, tüm hyatı sizden bağımsız olarak, bilinçdışınızda, sistemi var eder. İktidar nasıl ki hiç dokunulmayan en çocuksu öznel bilinçse, ÇALIŞ! Da toplumsallığın en yüce merhalesi olan devletin en dokunulmaz olan nesnel söylemi ve varlığıdır. Öyle ki, özne-nesne ilişkisi, dil denen lanetin en masum dizgesi olan gramerdir. Sizi, işe ders ÇALIŞ!tırmakla başlatıp, tüm hayatınız boyunca en saçma işlerde çalıştırarak kölelik değerleri ürettirir. En radikal fikirler bağlamında başka bir dünya mümkündür gailesinde bir laf ederseniz, mümkünse, bunu işsizken yapın. Çünkü ilk karşılaşacağınız soru, “Hayatını nasıl idame ediyorsun?” olur. Bu soru hayatınızdaki her şeyi anlamsızlıkta hiçleştiren bir sorudur. Çünkü pratik (eylem) denen lanet, hiç de pratik ya da pratikçe değildir. Dil denen mantık silsilesi, sizi her şeyiyle mahkum eder. Size loklamı veren dil ile boğazınızda bıraktırır. Açken ya da yemek yerken asla çalışma üzerine konuşmayın. Çünkü sizi aç bırakan şeyi çalışmanın kendisidir....

Alın terinin akmadığı hiçbir iş, doğal değildir ve gerçeklikte emek de değildir. Emek, kendi ihtiyacından az ya da çoksa, değersizdir ve kölelik üretir. İhtiyaç ise, doğallığımızın en güzel ve en estetik hali olan çıplak bir midenin gereksiniminden başka birşey değildir. ondan ötesi, artı değerin yeniden dolaşımıdır. Artı değerin arttığı her oranda değersizleşen biziz. Dolayısıla kendi bahçesinde kendi ihtiyaçlarından fazlasını üreten herkes, kapitalizmin kuludur, kölesidir ve ondan en büyük sermayedardan daha fazla mesuldür. İhtiyaç ne midir? Karnınızda taşıdığınız bok çuvalından başka birşey değildir! ihtiyaç midenizdir. Kapitalizmin imgesinin obezden farklı birşey olmamasının nedeni budur. Her göbeği olan kapitalisttir. Bu sporla ya da zayıflama haplarıyla atlatılabilecek birşey değildir; bu, aç olanın doyurulmasıyla atlatılabilir. Ha bir neşter yemişsin midene, ha bir bıçak, eğer kusuyorsan, bir Romalı gibi açlıktan nefesin kokmuyorsa, kapitalistsin.

Patronun çocuğunu özel okullarda asgari ücretle çalışan yeni mezunların sömürülmesini iplemeden okuturken, kendisi rezidans denen modern ranzalarda yaşarken; sen asgari ücret köleliğinin var olması için uykundan, çocuklarına ayıracağın vakitten feragat ederek, kendii sorgulamadan erkenden oraya koştuğun için o, özel aracında, elinde kahvesi, kulağında telefonuyla aheste trafiğe uyum sağlarken sen, senin gibi binlerce köle ile metrobüsle ondan önce işe varmak için uyuklayarak için geçmiş, elini otobüsün bir tarafında tutturmakla kapitalizmin var olması için kanını akıtan kepazesin. O yüzden, kepazeliğin senin kadar bana da bulaşıyor. Bunu reddedemediğin rezilliğinde beni de köleleştirmeye çalışan aşağılık kölesin. İşçi bozuntusu sıl kapitalist, SENSİN! Senin yaptığın her iş lanettir...

Herhangi bir üniforma ile masa başında oturup onun bunun dedikodusunu yapan, aynı şekilde onun bunun hakkında dosyalar tasnifleyen, bir de eliyle belindeki silahı sürekli yoklayan, buna da çalışıyorum diyenin en işi ne de emeği kutsaldır. Aksine, lanettir.

Sonnot 1: Çalıştığımız işyerinin, yaşadığımz evlerin, alışveiş yaptığımız ve gittiğimiz mekanların ve yaşamımızı sürdürdüğümüz tüm alanların insanlarının şahsiyetlerinden kendimizin varlığı kadar sorumluyuz. Zor koşullarda kazandığımız kazancı kişilksiz, mesnetsiz, aşağılık kimselere heba ettirmemeliyiz. Mümkün olabildiği kadar, emeğimizi ucuza satmamalıyız. Daha az çalışıp daha çok kndimiz olmalıyız. Herşey çok zor, zaten bunun bilincindeyiz. İnandığımız ya da düşündüğümüz değerleri kendi hayatımıza yansıtmalıyız. O zaman gerçekten birçok şeyi değiştirebiliriz. Ben kendi şahsıma çok uzun seyahatler ve araştırmalar sonucunda kendi karakterime uygun bir çözüm bulabildim. Samimiyetle eyleme geçecek herkesle çözümler konusunda fikirlerimi memnuniyetle paylaşacağım ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım.

Sonnot 2: Tüm hayatını ünde 2 saat çalışarak ve sadece bir tepsi Şam tatlısı satan Hasan emminin hayt felsefesine sadık kalarak, dünyanın en doğal, en şifalı ve maliyeti gayet yüksek olan tatlısını sokaklarda satacağım. Günlük ihtiyacım olan çok düşük masraflarımı oradan kazanacağım. Tepsinin yarısını da çocuklara, kadınlara ve yoksullara dağıtacağım. Lanet iş yapan hiç kimseye el emeğim olan tatlıyı satmayacağım. Ali ustama verdiğim söz üstüne, işin sırrını açıklamayacağım."

Birahime Qijik, Çalışmamanın Erdemi Üzerine, Radikal Politika Dergisi Qijikareş, sayı 3.

Hayatın Mekaniği