19 Eylül 2011 Pazartesi
Tıkanma
"İnsanlar dünyanın düzenli ve güvenli bir yer olması için yıllarca çalıştılar. Ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun, ne yaptığının kaydının tutulduğunu düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek gibi. Film izlemek gibi. Ama bunlar yine de sahte heyecanlardı. Dinazorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. Büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok.
Bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar.
Gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olamayacağız.
Her şey berbat bir hal almadığı sürece, yoluna da girmeyecek.
Bürokrasimiz ve kanunlarımız dünyayı temiz ve güvenli bir toplama kampına çevirdi.
Kölelerden oluşan bir jenerasyon yetiştiriyoruz.
Çocuklarımıza çaresiz olmayı öğretiyoruz.
Öyle planlanmış vaziyetteyiz ve ince ince yönetiliyoruz ki, burası artık dünya olmaktan çıktı. Burası lanet olası bir sahil güvenlik teknesi oldu."
Tıkanma - Chuck Palahniuk
Göğü Delen Adam
"Papalagi,yuvarlak metali ve ağır kağıdı sever. Katledilmiş meyvelerin suyunu, domuz,sığır gibi hayvanların etini midesine indirmeyi sever. Ama, hepsinden çok sevdiği bir şey vardır ki, bunu elle tutmak mümkün değil: Zaman! Bu yüzden dünyanın patırtısını kopartır, saçma sapan konuşur durur. Güneşin doğuşuyla batışı arasında kullanmadığı hiçbir zaman kalmasa yinede yetmez Papalagi’ye. Zaman, Papalagi’yi memnun edemez bir türlü. Büyük Ruh’a yakınır da yakınır, daha fazlasını vermedi diye.Evet, böyle işte; her yeni günü belli bir plana göre bölüp
parçalayarak Büyük Ruh’a ve onun hikmetine etmediği hakareti bırakmaz.
Çalı bıçağıyla yumuşak bir hindisdan cevizini boydan boya keser gibi böler günü. Her bir bölümün ayrı adı vardir.Saniye, dakika, saat. Avrupa’da zamanı olan çok azdır. Belki de hiç yoktur. Bu yüzden herkes yaşamın içine fırlatılmiş birer taş gibi koşuşturur. Hemen hepsi yürürken yere bakar ve daha hızlı ilerleyebilmek için kollarını ileri savurur. Eğer durduracak olursan isteksizce, ’Niye beni rahatsız
ediyorsun?’ derler. ’Kaybedecek zamanım yok, sen de kendi zamanını değerlendirmeye bak.’ Sanki hızlı yürüyen insan daha değerli, yavaş yürüyenden daha yürekliymiş gibi davranırlar."
Göğü Delen Adam: Papalagi – Tuiavii
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)