İstanbul Bilgi üniversitesinde düzenlenen "IMF-DB: Eleştirel Yaklaşımlar" sempozyumunda kadınların daha çok çalışıp daha az kazandığı biyolojik ayrımcı sistemi tartışılmış, Bianet'teki haber şu şekilde:
İstanbul Bilgi Üniversitesi'ndeki "IMF-DB: Eleştirel Yaklaşımlar" sempozyumunda konuşan araştırmacı-yazar Christia Wichterich, "Kapitalizmin yarattığı son finans krizinin yapılan maskülen müdahaleler nedeniyle büyüdüğünü" söyledi.
Doç. Dr. İpek İlkkaracan da her şeyin metalaştığı piyasa ekonomisinde büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bakım emeğinin metalaşmaması hakkında bilgiler verdi.
"Ekonomik krizin, ekonomik ve toplumsal krizlerle ilişkisine daha bütüncül yaklaşımlar. Yaşanan krizin içinden geleceğe bakış" başlıklı panelin kolaylaştırıcılığını Heinrich Böll Stiftung Derneği'nden Dr. Ulrike Dufner yaptı.
ilk konuşmacı Wichterich, "Yaşanan bütün krizlerde olduğu gibi son finans krizinde de bir çeşit sosyal bağımlılar haline getirilen kadınların daha çok çalışmaya başladıklarını, buna rağmen paralarını alamadıklarını" söyledi.
Krize neden olan maskülen sorunların şimdi insanlara çözüm olarak sunulduğunu kaydeden Wichterich, "bu kocaman bir yalan" dedi. "IMF'nin krizin yoğun olarak yaşandığı ülkelere 'çözüm' için verdiği paraların o ülkelerin bakım, sosyal güvenlik ve çocuk yardımı gibi alanların azalmasından başka hiçbir işe yaramadığını" belirtti.
"Dışsal çözümler yerine içeriden çözümler üretmek ve bağımlı ekonomiler yaratmamak gerektiğini" ifade eden Wichterich, "çözümlerin tutarlı, anlaşılır, sosyal ve çevresel olmadığı taktirde işe yaramayacağını" anlattı.
Panelin diğer konuşmacısı İlkkaracan ise "Şu an üzerinde durulan finansal kriz. Çevre ve gıda krizleri ise her nesil tarafından konuşulmadan bir sonraki nesle aktarılarak büyüyor" dedi.
İş gücünün yeniden üretilmesi gerektiği bakım emeğinin piyasanın dışında tutularak cinsiyet eşitsizliği doğurduğunu kaydeden İlkkaracan, "yaratılan piyasa içi ve dışı ekonomilerin şehirleşme, gelişme, büyüme gibi nedenlerle birbirinden kopuk alanlar haline gelmesinin bu eşitsizliğin doğmasına neden olduğunu" söyledi.
"Marksist feminizme göre hane halkı iki ayrı alanda uzmanlaşıyor. Erkekler piyasada işçi, kadınlar da ev emekçileri oluyorlar. Kapitalizm ve ataerkil sistem birbirlerini çıkarları nedeniyle destekliyor. Biyolojik tarihsel materyalizm bu durumu kapitalizm yeniden ortaya çıktığında kadınların biyolojik olarak doğurganlığının olması nedeniyle eve yönlendirdiği şeklinde yorumluyor. Anaakım iktisat teorisi ise kadınlar ve erkeklerin daha üretken oldukları alanlarda uzmanlaşmalarının normal olduğu görüşünde. Olması gerek bu diyor."
"İş gücüne katılmanın karar alma mekanizmalarında da yer almak anlamına geldiğini" belirten İlkkaracan, "evde çalışan kadınların uzak kaldığı bu alanda karar alanlar erkekler oluyor. Bu durum kamusal alanda da dışlanmayı getiriyor ve kamusal alanda hiyerarşi doğuyor. Bunun nedeni de artık tek güç sayılan paranın erkeklerde olması" dedi.
"Kadın sadece evden sorumludur" algısının bilinçli bir şekilde yaratıldığını vurgulayan İlkkaracan konuşmasını şöyle bitirdi:
"Cinsiyet ayrımcılığına olanak veren işgücü piyasası yaratıldı kadınlar yaratılan piramidin en altında kaldılar. Daha az para alıp daha çok çalıştırılarak belli alanlara atılıyorlar. Kadınların ev içi ve dışı mesaileri ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı ile dışarıdaki işleri olmak üzere üçe katlanırken erkeklerin mesailerinde hiçbir artış olmuyor."
haber: Bawer Çakır
5 Ekim 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)